ŞİŞLİ VE
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
İç içe geçmiş yapılar, içi içe geçmiş yaşamlar, sesler, renkler, kültürler… Bitişik nizam yapılar arasında birden bire muhteşem siluetiyle beliriveren Çankaya Apartmanı, “Kurtarıcı Gazi” anlamına gelen Halaskargazi Caddesi’nde mağrur duruşuyla bizi selamlayan Atatürk Evi, mimar Vedat Tek’in imza attığı farklı yapısıyla dikkat çeken Vedat Tek Evi, yıllardır Paskalya dönemi önünde kuyruk olan Üstün Palmie Pastanesi, bir mekandan çok bir yaşamı anlatan Madam Despina Meyhanesi, görünce alıp eskilere götüren, o tatlı şiveleriyle kent yaşamını renklendiren Rumların Aya Dimitri Kilisesi, Ermeni’si, Rum’u, Türk’ü her milletten insanın yardımıyla inşa edilen Şişli Camii… Hangisinden başlamalı acaba Şişli’yi anlatmaya?
Belki de 1951 yapımı İstanbul Kan Ağlarken filmine kaynaklık eden, polis komiseri Muharrem Alkor’un kaleme aldığı “Hrisantos’u Ben Öldürdüm”¹ kitabıyla başlayabiliriz bu kozmopolit kenti anlatmaya. Ya da bademcik ameliyatının öncülerinden biri doktor Nikolaos Taptas, İstanbul’un ünlü çiçekçisi Sabuncakis, Mars gezegeni coğrafyası çizimleriyle ünlü astronomi uzmanı Evgenios M. Andoniadis, ünlü silah tüccarı Basil Zaharof gibi Şişli’de yaşamış ve tarihe mal olmuş isimlerden başlamalı bu rengarenk kenti anlatmaya.
Nereden başlarsak başlayalım biraz modernleşmenin sembolü olmuş, biraz çarpık kentleşmenin azizliğine uğramış, bir zamanlar sürgün yeriyken zamanla İstanbul’un gözdesi olmuş ama her şeye rağmen her daim canlı, çok renkli bir Şişli karşımıza çıkıyor. 15 milyonluk İstanbul’da yaşayan pek çok kişinin görmediği onlarca semt, ilçe vardır belki de, ancak Şişli’yi görmeyen ya da yolu düşmeyen İstanbullu yok gibidir. Bir anlamda İstanbul’un kalbidir Şişli. Peki, Şişli adı nereden geliyor? İlçenin adının kaynağına dair en yaygın görüşe göre, şiş yapımıyla uğraşan ve “Şişçiler” diye anılan bir ailenin burada yaptırdığı “Şişçilerin Konağı”nın zamanla “Şişlilerin Konağı” olarak anılmaya başlanmasıyla ilçenin adı “Şişli” olarak günümüze kadar geldi.
MÜZE
Müzede Atatürk'ün doğumundan ölümüne kadar geçen yaşamı ile ilgili fotoğraflar, giysileri, kullandığı eşyalar, Atatürk ve inkılaplarla ilgili belgeler, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk tabloları sergilenmektedir. Ayrıca Atatürk ve devrimlerle ilgili belgeler, Milli Mücadeleyi yansıtan, Atatürk ile ilgili tablolar da onları tamamlamıştır. Ressam İbrahim Çallı'nın Nikolaos Trikupis'in kılıcını teslim edişini gösteren tablo ve Zeki Kocamemi'nin yaptığı tablo da müzedeki önemli eserler arasındadır.
Müzenin giriş katında Atatürk’ün doğumu, öğrenim yılları, ilk subaylık yılları, Trablusgarp, Balkan Savaşları (1911–1913), Heykeltıraş Hüseyin Gezer’in yaptığı Atatürk büstü, Çanakkale Savaşları, Mondros Mütarekesi ve Osmanlı devletinin durumunu (30 Ekim 1918) Milli Mücadele hazırlıkları ile ilgili belgeler ve bilgiler bulunmaktadır.
Müzenin birinci katında Atatürk'ün Samsun'a çıkışı, Amasya Genelgesi, Erzurum Kongresi (23 Temmuz–7 Ağustos 1919), Sivas Kongresi'nde giydiği jaketatay, yeleği, 1918 yılında Karlsbad'da satın aldığı ceket, Anadolu'da çıkan iç isyanlar, Sevr Antlaşması, I. ve II. İnönü muharebeleri, Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, Atatürk'ün 1920'li yıllarda giydiği Skoç takım elbisesi, kalpağı, potinleri, termosu, mareşal üniforması, astragan kalpağı, rugan çizmesi, çamaşırları, mecliste saltanatın kaldırılışı sırasında kullanılan kalemler, not defteri, kalemtıraş ve maktaı, Nutuk'un ilk baskısı (1927), Gazi Mustafa Kemal Paşa adına Ankara'da hazırlanmış nüfus kâğıdı, Amerika devlet başkanı Franklin D. Roosevelt'in Atatürk'e hediye ettiği müzik dolabı ile Büyük Taarruz ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.
Müzenin ikinci katında; Vittorio Pisani'nin Yunanların İzmir'e çıkışı ile ilgili, Kurtuluş Savaşı'nda yaralılara bakan kadınlar, göçlerle ilgili tabloları, Atatürk'ün Selanik'te doğduğu evin maketi, altın kaplama sigara tabakası, Lozan etiketli smokini, frakı, son yıllarında giydiği süveter, yazlık giysileri, K. A markalı ipek gömleği, madalyaları, plaketler, kahve fincanı, kartvizitleri, Cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul'a ilk gelişinde belediyede imzaladığı defter (9 Temmuz 1927), İbrahim Çallı'nın Atatürk portresi (1937), İbrahim Ferit'in, Ressam Emin’in Atatürk portreleri, Zeki Kocamemi'nin Atatürk'ün cenaze merasimi ile ilgili tablosu (1939) bulunmaktadır.